Dr. Soner GÜRSOY, Dr. Yeliz EROL
Özet
Cerrahi rezeksiyon, solunum fonksiyonları yeterli, erken evre ve rezeke edilebilir küçük hücreli dışı akciğer kanserlerinde
(KHDAK) standart tedavidir. Cerrahi tedavinin temel amacı, International Association for the Study
of Lung Cancer (IASLC) tarafından tam bir rezeksiyonun elde edilmesi olarak tanımlanmıştır. Tümörün operasyon
öncesi ve operasyon sırasında evrelenmesi, tümör (T) ve nodal (N) duruma göre rezeksiyona karar verilmesi
önem arzeder. Lenf nodu tutulumu, sadece prognoz değil, aynı zamanda adjuvan tedavi endikasyonunu belirlemesi
açısından da değer taşımaktadır. 2011 yılında adenokarsinoma in situ (ACI) ve minimal invaziv adenokarsinom
(MİA) kavramlarını tanımlayan yeni bir multidisipliner adenokarsinom sınıflaması yayınlanmıştır. Bu
sınıflama, son dönemlerde büyük tarama programları ile rastlanma sıklığı artan erken evre akciğer kanserlerine
yaklaşımın yeniden gözden geçirilmesine neden olmuştur. Cerrahi bakış açısı, özellikle sublober rezeksiyonların
ön planda tutulduğu daha sınırlı rezeksiyonlara doğru yön değiştirmiştir. Günümüzde, randomize olmayan çok
sayıda çalışma, video yardımlı torakoskopik cerrahi (VATS) ile sublobar rezeksiyonun erken evre lezyonlarda
kabul edilebilir bir cerrahi girişim yöntemi olduğunu bildirmektedir. Ancak takdir edilmelidir ki, bir cerrahi yöntemin
kısa ve uzun süreli etkilerini belirlemek için, yaşam kalitesi parametreleri ve cerrahi kalite göstergelerinin
ortaya konması önemlidir. Bu konuda bir standardizasyona ulaşılabilmesi için uluslararası veri tabanları temel
dayanak noktasını oluşturmalıdır. Bu amaçla, önceden belirlenmiş risk faktörlerine göre, daha hassas mortalite
ve morbidite hesaplamasına olanak tanıyan kapsamlı cerrahi verilere dayanan çalışmalar yol gösterici olacaktır.
Kanıt temelli kılavuzlar, uygun evreleme ve tedavi algoritmalarını sağlamak için daha da geliştirilmelidir. Ancak
bu sınıflandırmanın cerrahiye etkilerinin önemli olduğu da aşikardır.
Abstract
Surgical resection remains the standard of care for functionally operable early-stage and resectable non-smallcell
lung cancer (NSCLC). The principal aim of surgical treatment for NSCLC is to obtain a complete resection
which has been precisely defined by a working group of the International Association for the Study of Lung Cancer
(IASLC). Preoperative and intraoperative staging of lung cancer is of most importance to decide on the extent
of resection according to the tumour (T) and nodal (N) status. Lymph-node involvement not only determines
prognosis but also the administration of adjuvant therapy. In 2011, a new multidisciplinary adenocarcinoma
classification was published introducing the concepts of adenocarcinoma in situ (ACI) and minimally invasive
adenocarcinoma (MIA). This classification has led to a re-examination of the approach to early stage lung cancer,
which has recently increased in incidence with large screening programs. Surgical perspective shifts to more limited
resections such as sublobar resections. Numerous retrospective non-randomised studies suggest that sublobar
resection may be an acceptable surgical treatment for early lung cancers, also when performed by VATS. However,
it should be appreciated that in order to determine the short and long-term effects of a surgical procedure, it
is important to demonstrate quality of life parameters and surgical quality indicators. International databases
currently collect extensive surgical data, allowing more precise calculation of mortality and morbidity according
to predefined risk factors. Centralisation of care has been shown to improve results. Evidence-based guidelines
should be further developed to provide optimal staging and therapeutic algorithms. However, it is also clear that
the surgical effects of this classification are important.